2023 yılına 5 kaldı.
Türkiye bugün dünyanın 17´nci büyük ekonomisidir.
5 yıl sonraki hedefimiz, ilk 10´a girmektir.
Bu mümkün mü?
Elbette mümkün.
Ancak bu şekilde çalışarak daha doğrusu yatarak olmaz.
Türkiye ekonomisi, 10 yılı aşkın bir süredir büyüyor.
Dünya krizi oldu büyüdük.
AB krize girdi yine büyüdük.
Nasıl büyüdük peki?
Maalesef, sıcak para destekli tüketim ekonomisiyle büyüdük.
Yol ve köprü yaptık.
Olmalıydı elbette.
Bolca konut yaptık.
Buda da gerekliydi.
Gecekonduda oturanlar, TOKİ´nin konutlarına taşındı.
Apartmanlarda oturanlar sitelere, sitelerdekiler de rezidanslara geçti.
Gelişen ekonomilerde bunlar olur.
Olmalıdır.
Fakat tüketimi aşırı teşvik ettik.
Herkes tatile gidiyor artık.
Dev AVM´lerden alışveriş ediyoruz.
Herkeste binlerce liralık, ithal akıllı telefonlar var.
Bir giydiğimizi, bir daha giymez olduk.
Beyaz eşyada eksiğimiz yok.
Herkesin arabası oldu, yetmedi ikiledik ve üçledik.
Bunlara sözüm yok.
Olmalı.
Herkesin hayatı en güzelinden olsun.
İsraf etmeden bolca da tüketelim.
Fakat bir şartla.
Önce üretmemiz lazım.
Biz ne yapıyoruz.
Ne yapacağız sadece tüketiyoruz.
Böylece ortaya çarpık bir tablo çıkıyor.
Bankalarımızda imalat sanayiine değil, konuta ve diğer harcamalarımıza kredi veriyor.
İşte rakamlar.
2004 yılında 8,2 milyar lira düzeyinde bulunan ticari krediler ve konut kredilerinin toplamı, 2016 sonunda 200 milyarı aştı.
Buna karşılık, aynı dönemde üretime dayalı ekonominin belkemiği kabul edilen imalat sanayiinin finansmanı hızla geriledi.
2004 yılında yüzde 38,9 düzeyinde olan imalat sanayii kredilerinin, toplam kredi hacmi içindeki payı yüzde 20´lere indi.
Bu rakamlar, üretmeden tükettiğimiz anlatmaya yetiyor ne yazık ki.